Tutuklama Kararı ve Tutuklama Kararına İtiraz
- ayhukukvedanismanl
- 10 May 2024
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 May 2024

Tutuklama Kararı ve Tutuklama Kararına İtiraz
Tutuklama kararı Ceza muhakemesi kanundaki en ağır ihtiyari koruma tedbiridir. Suç işlediği yönünde kuvvetli şüphe bulunan kişilerin, kesin hükümden önce hakim veya mahkeme kararı ile özgürlüğünün sınırlanmasıdır.
TUTUKLAMA KARARI NEDİR?
Ceza muhakemesinde en ağır koruma tedbirlerinden olan tutuklama kararı, hakim kararıyla kanunda yasada belirtilen koşulların gerçekleşmesiyle bir kişinin (sanık veya şüphelinin) henüz suçluluğu hakkında kesin karar verilmesinden önce özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanarak cezaevine gönderilmesidir. Sanık veya şüphelinin hürriyetinin kısıtlanmasından başlayıp salıverilmesine ya da cezanın infazının başlamasına kadar devam eden kısıtlılık durumuna tutukluluk denilir.
Geçicilik özelliği yanında delillerin ve delil süjelerinin korunmasına yönelik tedbir oluşu sebebiyle, tutuklama asla bir ceza değil, koruma tedbiridir. Tutuklama kararını ceza yargılamasının gayesine hizmet eden bir araç olarak değerlendirilmek gerekir.
TUTUKLAMA KARARI VERİLMESİNİN SEBEPLERİ NELERDİR?
Tutuklama, ceza yargılaması bakımından istisnai bir tedbir olup, esas olan tutuksuz yargılamadır. Tutuklamanın, CMK Md. 100-108 maddeleri arasında koşulları ve diğer esasları düzenlenmiştir.
Kaçma, saklanma veya kaçma şüphesi oluşturan somut olguların varlığı
Şüpheli veya sanığın davranışları
Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme şüphesi
Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma şüphesi
Tutuklama sebebi sayılan katalog suçla
KATALOG SUÇLAR NELERDİR?
Katalog suçlar CMK tarafından düzenlenen suçlardır. İşlenen suçun katalog suç kategorisine girmesiyle birlikte tutuklama kararının verilmesi için sebeplere yönelik araştırma yapılması gerekmez. Şahsın veya şahısların suç karşılığında tutuklanmasını gerektirecek sebeplerin bulunduğu kabul edilerek tutuklama kararı verilir. Bir suçun katalog suç olarak görülmesi ve cezalarının uygulanabilmesi için listede yer alması gerekir.
Listede yer alan katalog suçların bazılarını şunlar oluşturur;
Uyuşturucu madde imalatı yapmak
İnsanları devlet aleyhinde savaşmaya tahrik etmek
Hırsızlık yapmak
İşkence suçu işlemek
Uyuşturucu madde ticareti yapmak
Cinsel istismar suçu işlemek
Kasten insan öldürmek
Kaçakçılık suçu işlemek
Suç anacıyla örgüt kurmak
İnsan ticareti yapmak
Cumhurbaşkanına suikast düzenlemek
Silah kaçakçılığı yapmak
Anayasal düzeni bozma suçu
Çocukları cinsel istismar etmek
Soykırım suçu işlemek
Fuhuş suçu işlemek
TUTUKLAMA KARARI VERİLEMEYECEK HALLER NELERDİR?
Bazı hallerde hakimin tutuklama kararı verme yetkisi yoktur. Kanun, bazı durumlar için şüpheli veya sanığın tutuklanmasını yasaklamıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama kararı verilemeyecek haller, yani tutuklama yasağı halleri şunlardır:
işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez
Sadece adli para cezası gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilemez
Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez
Vücut dokunulmazlığına karşı suçlar açısından tutuklama yasağı yoktur. Yani bu suçlarda ceza alt veya üst sınırı ne olursa olsun, mahkeme, ceza sınırına bağlı olmadan tutuklama kararı verebilir.
TUTUKLAMA KARARINA İTİRAZ NEDİR?
Tutuklamaya itiraz yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Tutuklamaya itiraz dilekçesi verilerek veya tutuklama kararını veren mahkemeye beyanda bulunularak bu beyanın katip tarafından tutanağa geçirilmesi ile yapılabilir. İtiraz dilekcesi, tutuklamaya karar veren hakim veya mahkemeye gönderilmek üzere itiraz süresi içerisinde itiraz eden kişinin bulunduğu yerdeki hakim veya mahkemeye de verilebilir.
İtiraz Usulü ve İnceleme Mercii:
Cumhuriyet savcısı ve taraflarca itiraz, kararı veren hâkim veya mahkemeye sunulacak dilekçe ile veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla saptanan beyan ve imza mahkeme başkanı veya hâkim tarafından onaylanır. Kararına İtiraz edilen hakim veya mahkeme itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
Tutuklama kararına karşı yapılan itirazı incelemeye yetkili merciler
Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.
Tutuklama Kararına İtiraz Süresi:
Ceza Muhakemesi kanununa göre tutuklamaya itiraz süresi 7 gündür. Tutuklamaya itiraz süresi, şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün dikkate alınmadan hesaplanır.
Tutuklama Kararına İtiraz Edebilecek Kişiler:
Tutuklamaya itiraz, tutuklanan şüpheliye/sanığa bağlı bir haktır. Şüpheli veya sanık dışında
Tutuklanan kişinin avukatı
Tutuklanan kişinin eşi
Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi tutuklamaya itiraz edebilir.
ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
YARGITAY 8.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 13920 Karar: 2016 / 2427 Karar Tarihi: 01.03.2016
“Hükümlü hakkında … Asliye Ceza Mahkemesinin 12.09.2012 tarih 2011/281 esas, 2012/454 karar sayılı ilamı ile banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan verilen hükmün, Dairemizin 04.12.2014 gün 2013/12980 esas, 2014/29641 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, hükümlü müdafinin 09.03.2015 tarihli dilekçe ile onamaya ilişkin ilamının taraflarına tebliğ edilmeksizin kesinleştirildiğini, bu ilamın infaza başlanarak müvekkilinin tutuklandığını belirtilerek, tutuklama kararına itirazda bulunduğu,
mahkemece tahliye talebine ilişkin dilekçenin temyiz dilekçesi olarak kabul edilerek 10.03.2015 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verildiği, hükümlü müdafinin dilekçesinin temyiz dilekçesi niteliğinde olmadığı ve mahkemece verilen 10.03.2015 tarihli ek kararın da hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmakla; dosyanın gereğinin yerine getirilmesi hususunda incelenmeksizin mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 01.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2010/ 55, Karar: 2010 / 598, Karar Tarihi: 05.11.2010:
“Özel Dairece ve Genel Kurul çoğunluğunca, tahliye talebinin reddi kararı ile tutuklama kararına itirazın reddi kararlarında gerekçenin olmadığı ifade edilmiştir.Tutuklama takdir hakkı ile ilgili bir konu olmasaydı kanun koyucu hangi suçları işleyenlerin mutlaka tutuklanması gerektiğini teker teker sayardı. Diğer bir deyişle sayılan suçları işleyenlerin tutuklanabileceğini, diğer suçları işleyenlerin ise tutuklanamayacağını belirtirdi. Bu durumda ancak tutuklanamayacak suçlarda tutuklama kararı verilseydi, açık ve kesin bir hükmün ihlali söz konusu olurdu.Kural olarak, ceza usul hukukuna göre tutuklama tedbiri hakimin takdirine tabi ise de bunun bazı istisnaları vardır.
Örneğin normal ağır cezalık suçlarda CMK. 122.maddesine göre tutukluluk süresi 2 yıldır. Kanunda sayılan hallerin bulunması halinde 3 yıla uzatılabilir. Ancak 3 yıldan fazla bir süre bir kişi tutuklu kalamaz. İşte hakim bu açık kanun hükmüne rağmen bir kişiyi 3 yıldan fazla bir süre tutuklu olarak muhafaza altında kalmasına karar verirse, açık kanun hükmüne aykırılık söz konusu olur.Oysa somut olayda Daire ve Kurul çoğunluğunun kararlarına temel dayanak yaptıkları açık kanuna aykırılık olarak nitelendirdikleri bu şekilde bir kanun hükmü yoktur.
Davacı hakkında yürütülmekte olan dosyada hukuk hakiminin kararıyla herhangi bir delil incelenmeden dosyadaki delil klasörlerine vakıf olunmadan, bu kişi hakkındaki tüm iddialar ve isnatlar ile bu konudaki her türlü bilgi ve belge görülmeden tutuklamanın haksız olduğuna nasıl karar verilebilir? Bu uygulamanın hukuk ilkeleri ile bağdaşır bir tarafı yoktur. Bu şekilde bir tahliye sağlanması durumunda, bu kişi hakkında yarın mahkumiyet kararı nasıl verilecektir? Bu durum açıkça yürütülen bir ceza davasına hukuk alet edilerek müdahale değil mi? Bu durum başka nasıl izah edilebilir?Yukarıda tartışıldığı gibi 4.HD’nin tazminat verilmesine dair kararını onayan Genel Kurulun 2010/553 Esas sayılı dosyasında tutuklamanın yasal takdir hakkı kapsamında olduğu ve tutuklama nedenlerinin mevcut olduğu benimsenmiş ve tazminat talebi reddedilmiştir.
Tahliye ve itirazı reddeden hakimler, tutuklamaya ilişkin yasal takdir hakkı kapsamında olduğu ve gerekçesi yeterli görülen aynı gerekçeleri yazmakla birlikte, somut olaya ve duruma, delillerin aşamasına ilişkin ilave gerekçeler de göstererek kararlarını vermişlerdir.Daire kararında tutuklamanın ve tahliye isteminin reddi kararının yeterince gerekçeyi içermediği ileri sürülmüştür. Oysa, burada şimdiye kadar ceza yargılamasında yargılanmakta olan bila istisna tutuklama ve tahliye istemlerinin reddine ilişkin gerekçelerde yazılan kadar gerekçe yer almaktadır. Burada tutuklama ve tahliye isteminin reddi kararlarında diğer gerekçelerin yanı sıra “delillerin durumu” ifadesi yer almaktadır.
Delillerin durumu ifadesi; ciddi suç göstergelerinin varlığı ve sürekliliğine dair önemli bir unsurdur. Bunu A.İ.H.M.’de, bu şekilde kabul etmektedir (KALAY-TÜRKİYE Davası).Gösterilen gerekçeler Anayasanın 19. maddesine ve Ceza Muhakemesi Usul Kanununun 100. maddesine uygun gerekçelerdir. Bu gerekçelerin detaylandırılması, yargılama aşamasında ihsası-ı rey anlamına gelebilecek olup, hakimlerin reddi sonuçlarını doğurur. Bu nedenlerle kanunda gösterilen gerekçelerin dışına çıkılması oldukça sıkıntılı sonuçlara yol açabilecek bir süreçtir.4. Hukuk Dairesi tutuklamaya ilişkin tazminat talebinin reddine dair verdiği kararın gerekçesinde; sağlık raporunun o aşamada henüz mevcut olmaması gerekçesine dayanmıştır.
Adli Tıp raporunda sağlık nedeniyle tahliye edilmeyi gerektiren bir yön bulunduğuna ilişkin bir ifade bulunmamasına ve hastanede yatarak tedavisinin bile gerekmediğinin tespit edilmiş olması karşısında, tutuklamadan sonra tahliyeyi gerektiren yeni bir delil de ortaya çıkmamıştır. Kaldı ki, sanığın tutuklu halinin devamının gerekip gerekmediği yönündeki takdir, hukuk hakimleri ile Yargıtay 4.HD ve Yargıtay HGK’na ait değildir. Aksi, Anayasanın 138. maddesinde ifadesini bulan mahkemelerin bağımsızlığı ilkesine aykırıdır.
Zaten bunu öngören kanun koyucu, tutuklama tedbirine ilişkin olarak CMK’nun 141 ila 144. maddesine göre açılacak haksız tutuklama ile ilgili davanın karar kesinleştiğinde Ağır Ceza Mahkemelerinde Devlet aleyhine açılabileceğini kabul etmiştir.Bu nedenlerle, davalı tarafın verdiği karar usul ve yasaya uygundur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi davalı hakimlerin verdiği kararın gerekçesiz olduğunu söylerken, hangi nedenlerle kararın gerekçesiz olduğunu kendi gerekçesinde göstermemiştir.”
AVUKAT VEKALET ÜCRETİ NE KADARDIR?
İş avukatı ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Türk hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla iş hukuku avukatı vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.
Yorumlar